Konami’nin seride devrim niteliği taşıyan ilk hamlesi, PES 2010’a 360°
top sürme özelliğini eklemesi olmuş. Artık oyunu yön tuşlarıyla oynamak
tarih oluyor ve yeni sistem sayesinde istediğimiz yöne doğru top
sürebiliyoruz. Bu sayede oyunun serbestliğinin bir hayli artması
sağlanmış ama yine de sistemden %100 verim aldığımı söyleyemem. Öyle ki
yürüme ve koşma animasyonlarında da 360°’ye tam olarak adapte
olunamadığını gözüküyor. Yine de yeni sistem sayesinde yeni ufuklara
yol alacağımız kesin. Öte yandan yeni sistem sayesinde artık belli koşu
yollarında ilerlemek zorunda kalmıyor, özgürce top sürebiliyoruz.
Sıfıra inmeye meraklı biri olarak bu sistemin getirilmesinin yerinde
bir hamle olduğunu söyleyebilirim.
Oynanışa
dair bir diğer yenilikse maç öncesinde karşımıza çıkıyor. Bugüne kadar
çok da fazla detaylı bulmadığım taktik ekranı, yine çok detaylı olmayan
ancak oldukça kullanışlı bir sistemle renk bulmuş. “Custom Tactics” adı
verilen yeni bölüm altında, takımın genel taktik anlayışıyla ilgili
bazı seçenekler yer alıyor. Birer bar ile ifade edilen ve 0 - 100
aralığında değişiklik yapabildiğimiz bu seçenekler sayesinde oyun
anlayışımızı kolayca belirleyebiliyoruz. Takımınızın pres yapmasını,
birbirine yakın oynamasını ve birbiriyle yardımlaşmasını istiyorsanız,
bu komutları istediğiniz ölçüde takıma verebilirsiniz. Yapılan
değişikliklerin maç sırasında net bir şekilde fark edilebilmesi de
memnuniyet verici.
PES 2010’daki en ilginç yeniliklerden biri, futbolcuların bireysel
yeteneklerini gösteren kart sistemi. Sadece oyuncuların yetenekleriyle
sınırlı kalmayan yeni taktik bölümünde, futbolculara teker teker taktik
vermek mümkün. Örneğin; tüm futbolcularda yer alan “Balanced” kartı
sayesinde, bir futbolcunun savunmaya ya da hücuma yönelik oynaması
konusunda kendisine komut verebilirsiniz. Yetenekli ve özel
futbolcularda ise daha ilginç kartlar çıkıyor karşımıza. Eğer elinizde
Messi gibi bir futbolcu varsa maç içinde takımına daha artistik
hareketler ve farklı oyun anlayışı ile katkı sağlamasını
isteyebilirsiniz ondan.
Yıllardır PES serisine yöneltilen, hatta FIFA hayranlarının özellikle
“salladığı” konuların başında lisans olayı geliyor herhalde. Aslında
mükemmel bir oyun mekaniğiniz varsa lisans problemini daha az
önemseyebilirsiniz ama bu yıl fark ettiğim üzere “arcade” tadında bir
oyun mekaniğiniz varsa açığınızı farklı yollarla kapatmanız gerekiyor.
Ne yazık ki bu konuda Konami’nin yeteri kadar yol aldığını söylemek
güç. Geçen yıl Şampiyonlar Ligi’nin lisansını alan firma, bu yılsa
Avrupa Ligi’ni de bünyesine dahil etmiş ama oyunda hala beş lig ve bir
miktar ekstra takım var. Bu durumda Turkcell Süper Lig’in hayalini
kuran oyuncuları yine ve sadece mod yapımcıları teselli edecek gibi.
Madem “arcade tadında” dedim, bu konuyu biraz daha açayım. Bugüne kadar
memnun kaldığım PES maç motoru, sonunda kabak tadı vermeye başladı ve
ben de gerçeğin farkına vardım. PES 2009’daki en büyük şikayetlerimden
biri, bir futbolcuyla top sürerken çat diye arkamı dönebilmem ve bir
anda yön değiştirebilmemdi. Tabii ki bunu kendim yaparken sorun
etmiyordum ama karşımdaki takımların da bunu yapması o an için sinir
bozucuydu. Sonunda fark ettim ki bu durum, oyunun gerçekçilikten
uzaklığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Hangi futbolcu ki bir saniye
içinde iki - üç kez yön değiştirebilsin? Aslında PES 2010’un beta
versiyonunu edindiğimde, yapımcıların da bu konuya çözüm bulmaya
çalıştıklarını görmüştüm ama oyunun tam versiyonunu görünce yeniden
hayal kırıklığına uğradım. Sanki birileri beta versiyondaki gelişimden
rahatsız olmuş ve bunu Konami’ye bildirmiş, Konami de karar değiştirip
PES 2009’daki sistemi PES 2010’a aktarmış direkt olarak. Öte yandan
yerden paslar, havadan paslar, ara paslar ve şutlar konusunda da PES
2009’dan farklı bir şey gördüğümü söylemem güç. Resmen PES 2009’daki
sistem alınmış, üstüne sadece 360° top sürme özelliği ve tek bir plase
şut animasyonu eklenmiş gibi. Halen aynı “orta - gol” sahneleri, aynı
durdurulamaz forvetler, aynı tuhaflıklar... Lafın kısası, PES’in arcade
havası bu yıl da aynen korunmuş. Bugüne kadar beni ve çevremdekileri
kandırdığı için de Konami’yi tebrik etmek istiyorum.
Konami’nin
PES 2010 adına en büyük hamleyse Master League bana göre. Bugüne kadar
oldukça “sanal” bir yapısı olan ve oyuncuları hayal
dünyasındaymışçasına hissettiren Master League, artık çok daha gerçekçi
ve oynanabilir bir mod olmuş. Oyuna gerçek para birimlerini ekleyen
Konami, bu sayede gerçekçilik yolunda ilk adımı atmış. Sezon öncesinde
yapılan sponsorluk anlaşmaları ve yeni ekonomik yapı sayesindeyse
sefalet içinde sürünmememiz sağlanmış. Artık yeterli miktarda paramız,
kulüplerin yerli yerinde ekonomik yapıları ve daha net bir transfer
sistemi mevcut. Ayrıca bir altyapı sistemi de Master League’e eklenmiş
ve bu sayede altyapıdan futbolcu çıkarılması da mümkün kılınmış.
Kulübün çalışan kadrosunu da şekillendirebiliyor olmamızsa hakimiyet
hissiyatını arttıran bir detay.
Her şeye rağmen FIFA 09 ile başlayan uyanma devri, FIFA 10 ile doruğa
ulaştı ve PES serisinin -kendi açımdan- ne büyük bir kandırmaca
olduğunu fark ettim. Bugüne kadar PES’in simülasyon olduğunu düşünen
ben, FIFA’nın yanında PES’i biraz olsun simülasyon havasında görmüyorum
artık. Öte yandan FIFA’nın PC platformunda bir türlü yeni nesle
geçememiş olması da, PC oyuncuları için PES 2010’u oynanabilir tek
futbol oyunu kılıyor.